ana sayfa dernek üyelik çalısma grupları geçisler iletisim albüm
Site Kullanım Rehberi  
Eğitim notları (1)

Yaklaşan Etkinlikler  
<< March 2024 >>
P S Ç P C C P
26 27 28 29 01 02 03
04 05 06 07 08 09 10
11 12 13 14 15 16 17
18 19 20 21 22 23 24
25 26 27 28 29 30 31

Bugünün Etkinlikleri

Etkinlik Yok


Yaklaşan Etkinlikler

Etkinlik Yok



[Ara]

Kemal Kurdaş Anı Defteri  

Albüm  


E-bülten  

Haber ve duyuruları zamanında almak için e-bültenimize kaydolun.

E-posta
Yalnızca gerçek insanlar!

Çevrimiçi  
Şu an bağlı olan kullanıcılar:
46 konuk ve 0 kayıtlı kullanıcı çevrimiçi.

Şu anda sitemizde konuksunuz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

ODTÜ Rektorü Prof. Dr. Ahmet ACAR'ın 2013-2014 eğitim öğretim yılı açılış konuşmasıdır

Gönderen: wizard Tarih: 25 Eylül 2013 Çarşamba

 

Sayın Konuklarımız, Değerli Mensuplarımız, Sevgili Öğrencilerimiz,

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin 2013 – 2014 Eğitim – Öğretim Yılı  Açılış Törenine hoş geldiniz. Törenimize katıldığınız için hepinize teşekkür ederim.

Bugün, Üniversitemizin 58. eğitim-öğretim yılını başlatıyoruz. Akademik yılımızın başladığı bu günlerde, Üniversitemizin üzerinde odaklaşan bazı önemli toplumsal olayları yaşıyoruz. Törenimizin niteliğine uygun olarak, bu olaylarla ilgili yorumlarımı konuşmamın sonraki kısmına bırakıyorum. Öncelikle, son eğitim – öğretim yılı içinde topluma ve bilim dünyasına katkılarımızı ve ODTÜ olarak kazanımlarımızı başlıklar halinde sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sayın Konuklarımız, Değerli ODTÜ’lüler,


Son akademik yılda, 7.816’sı lisansüstü olmak üzere 27.061 öğrenci Üniversitemizde eğitim – öğretim gördü. Derece veren programlarımıza kayıtlı olan yabancı öğrencilerin sayısı son yıl içinde %10 oranında artarak 1.981’e ulaştı. ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu’muzda bu yıl Havacılık ve Uzay Mühendisliği lisans programına öğrenci kabul ettik. Başladığımız akademik yılda, Kıbrıs Kampusu’muza ÖSYS ile yeni kayıt yaptıran öğrenci sayısı geçen yıla göre % 12 oranında arttı ve yeni uluslararası öğrenci sayısı ikiye katlandı.

Bu akademik yıl içinde 256’sı doktora olmak üzere toplam 3.864 ODTÜ diploması verdik. Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında mezun ettiğimiz doktora öğrencisi sayısı bugün itibarı ile 402’ye ulaştı. Halen, 500 ÖYP araştırma görevlisi de ODTÜ’de öğrenimlerine devam ediyor.

Doktora Sonrası Araştırma Programı (DOSAP) kapsamında genç bilim insanlarının yetişmesine verdiğimiz destek de sürekli olarak artıyor. DOSAP uygulamasının başladığı 2004 yılından bugüne kadar toplam 147 doktoralı araştırmacı Üniversitemizde yaptıkları çalışmalarını tamamlayarak kurumlarına döndü. Eylül 2013 itibarıyla 50 doktoralı konuk araştırmacı Üniversitemizdeki araştırmalarını sürdürüyor.

Üniversitemizin bilimsel araştırma ve yayın faaliyetlerindeki hızlı artış devam etmektedir. Akademisyenlerimizin 2012 yılında Web of Science’da taranan bilimsel makalelerinin sayısı bir yıl öncesine göre %14 artışla 1.306’ya ulaştı. Öğretim üyesi ve öğretim görevlisi başına düşen yurt dışı bilimsel dergi ve kitaplardaki makale sayısı da son yıl içinde 1,58’den 1,73’e yükseldi. Üniversitemizde yürütülen TÜBİTAK ve San-Tez destekli projelerin sayısı son yıl içinde %10 artışla 339’a ve toplam proje bütçesi %16 artışla 218 milyon TL’ye ulaştı.

ODTÜ’nün uluslararası araştırma fonlarından en çok yararlanan üniversite olduğunu ve bugüne kadar ülkemizde kullanılan 7. Çerçeve Programı fonlarının %11’ini ülkemize getirdiğini biliyoruz. Üniversitemizde yürütülen uluslararası projelerin sayısı son bir yılda % 25 artışla 71’e erişti. Toplam bütçe büyüklüğü ise %10 artışla 11,5 milyon Avro oldu.

Üniversitemizin sunduğu araştırma ve inovasyon destekleri, ODTÜ Teknokent’te yerleşen 300’den fazla Ar-Ge kuruluşunun başarısında çok önemli rol oynamaktadır. Teknokent firmaları ile akademik birimlerimiz ve merkezlerimiz arasındaki işbirliği de yaygınlaşmakta ve yeni destek modelleriyle daha etkili hale gelmektedir. Son bir yıl içinde Üniversitemiz ile Teknokent firmaları işbirliğinde 97 ortak araştırma projesi başladı. Teknokent firmalarının desteklediği San-Tez projelerinin sayısı 52’yi buldu. Teknokent Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) tarafından akademisyenlerimiz adına yürütülen uluslararası patent başvurularının sayısı bugün itibarıyla 100’e, alınan patent sayısı ise 30’a ulaştı.

ODTÜ yerleşkesinde düzenlenen ulusal ve uluslararası bilim, kültür, sanat ve düşün etkinlikleri öğrenci ve çalışanlarımız için olduğu gibi, Ankara kentinin yaşamı açısından da önemli yer tutmaktadır. Geçen yıl, ODTÜ KKM’de 130 ulusal ve uluslararası konser, sergi, tiyatro, konferans ve benzeri etkinliğe ev sahipliği yaptı. Akademik birimlerimizin ve öğrenci topluluklarımızın yerleşkenin diğer mekanlarında gerçekleştirdikleri 1.000’e yakın benzer etkinlikle bu zenginliğin ve çeşitliliğin çok daha arttığını biliyoruz.

Değerli Konuklarımız,

Üniversitemizin eğitim ve araştırma alanlarındaki başarısı, son yıl içinde birçok ulusal ve uluslararası sıralamanın sonuçlarına da yansıdı. ODTÜ, bu yıl içinde Webometrics, Times Higher Education, Leiden, QS, URAP gibi kurumlar tarafından ilan edilen tüm uluslararası sıralamalarda konumunu yükseltti ve Türkiye’yi yurt dışında en iyi şekilde temsil eden üniversite olmayı sürdürdü. Bu yıl uluslararası sıralamalarda aldığımız sonuçlar arasından sadece iki başlığa değinmek istiyorum. Üniversitemiz bu yıl Mart ayında ilan edilen Times Higher Education (THE) “World Reputation Rankings 2013” sıralamasında en saygın 100 dünya üniversitesi arasındaki yerini 40 basamak yükselterek 51 – 60 bandına girdi. Dünyanın yaklaşık 150 ülkesinden 17.000 tanınmış akademisyenin görüşüne dayanan bu sonuç, ODTÜ’nün yurt dışında artan saygınlığın göstergesidir.

QS firmasının bu yıl Mayıs ve Eylül aylarında ilan ettiği sonuçlarda da, dünya sıralamasındaki konumumuz yükseldi. Üniversitemiz bu yıl 12 bilim alanında dünyanın en başarılı üniversiteleri arasına girdi. İnşaat Mühendisliği Bölümümüz, Türkiye’den kendi alanında dünyada ilk 100’e giren tek bölüm olmayı sürdürdü. QS sıralamasında ODTÜ, eğitim ve araştırma faaliyeti yürüttüğü tüm alanlarda, mühendislik ve teknoloji, temel bilimler, beşeri bilimler ve sosyal bilimler alanlarında – diğer bir deyişle tıp dışındaki tüm alanlarda –Türkiye’deki en başarılı üniversite oldu.

Bilim ve teknoloji geliştirme alanında toplumumuza verdiğimiz katkılar nedeniyle, bu yıl iki önemli ulusal değerlendirmede de en üst sırada  yer aldık. TÜBİTAK ve ilgili kuruluşların katılımıyla hazırlanan ve bu yıl Temmuz ayında ilan edilen “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi”nde ODTÜ, değerlendirmeye alınan 136 üniversite arasında en girişimci ve yenilikçi üniversite olarak belirlendi.

İkinci ulusal sonuç ise, ODTÜ Teknokent’in araştırma, teknoloji geliştirme ve inovasyon alanındaki önderliğinin ülke düzeyinde tescil edilmesi oldu. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından bu yıl ilk kez oluşturulan “teknoloji geliştirme bölgeleri performans endeksi” sonuçlarıyla ODTÜ Teknokent, ülkemizdeki 32 teknokent arasında en başarılı teknoloji geliştirme bölgesi olarak ilan edildi.

Üniversitemizi bu gurur verici ulusal ve uluslararası başarılara taşıyan tüm akademisyenlerimizi, idari personelimizi ve öğrencilerimizi kutlar, özverili ve değerli çalışmaları için şükranlarımı sunarım.

Değerli Mensuplarımız ve Sevgili Öğrencilerimiz,

Üniversitemizin eğitim ve araştırma faaliyetlerini iyileştirme ve kurumsal kapasitemizi geliştirme çalışmalarımızı son yıl içinde de sürdürdük. Bu çalışmalar arasında, akademik birimlerimizin doğrudan katılımını gerektiren bazı projelerin altını özellikle çizmek istiyorum.

“ODTÜ Stratejik Planı 2011-2016” belgesinde yer alan “Eğitim Stratejik Programı” kapsamında, lisans eğitiminde kalite güvencesi sağlanmasına yönelik olarak “ODTÜ Eğitim Planlama Komisyonu”nun hazırladığı yol haritası uygulamaya girdi. Bu çalışmanın ilk aşaması olarak, “Lisans Programları Ortak Çıktıları” ile her lisans programı için “Program Eğitim Amaçları” ve “Program Çıktıları”nın belirleme çalışmalarının önümüzdeki bir ay içerisinde tamamlanmasını bekliyoruz. Her lisans programı için, öğrenci iş yükünü yansıtan ders kredilerinin belirlenmesini ve ders izlencelerinin oluşturulmasını kapsayan ikinci aşamanın ise akademik yıl sonuna kadar tamamlanmasını hedefliyoruz.

“Merkezler için İşbirliği Geliştirme Programı (MİGEP)” insiyatifimiz kapsamında, elektrik-elektronik-bilişim, biyomedikal, enerji ve otomotiv sektörlerine yönelik faaliyet gösteren altı araştırma merkezimizle (BİLTİR, BIOMATEN, GÜNAM, MEMS, MODSİMMER, RÜZGEM) bağlantılı lisansüstü öğrencilerimizin araştırmalarını desteklemek üzere Kalkınma Bakanlığı’ndan toplam 1 milyon TL ödenek sağlandı. Sanayide çalışan veya sanayiden burs alan 25 lisansüstü öğrencimiz, merkezlerin altyapısını kullanarak tez çalışmalarını yürütmeye başladı. Bu projeyi yürütmek amacıyla Araştırmalar Koordinatörlüğü altında oluşturulan “MİGEP Koordinatörlüğü” uygulamanın yaygınlaşması için çalışacaktır.

Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı, bildiğiniz gibi 2014 yılı itibarıyla sona erecek ve yerini “Horizon 2020” (H’2020) adlı yeni destek programına bırakacaktır. Öngörülen bütçesi 80 milyar Avro olan H’2020, yürürlükte olacağı 2014-2020 yıllarında Avrupa Araştırma Alanı’nı güçlendirmeyi, inovasyonu teşvik etmeyi ve bilim insanlarının sanayi ve KOBİ’lerle işbirliğini desteklemeyi amaçlamaktadır. Üniversitemizin H’2020 fonlarından en etkili şekilde yararlanabilmesi için 2013 yılının başından beri hazırlık çalışmalarımızı yürütüyoruz. Önümüzdeki yıllarda Üniversitemizin araştırma faaliyetleri içinde çok önemli yer tutacak olan H’2020 programı ile ilgili gelişmeler Proje Destek Ofisi web sayfasındaki (www.pdo.metu.edu.tr) HORIZON2020@metu sekmesinde sunulmaktadır.

Üniversitelerde Teknoloji Transfer Ofislerinin (TTO) desteklenmesi amacıyla TÜBİTAK tarafından ilk kez 2013 yılı için çıkılan çağrıya, ODTÜ ve ODTÜ Teknokent olarak birlikte başvurduk ve 1513 proje desteği alan 10 üniversiteden birisi olduk. On yıllık süreyi kapsaması ve toplam 10 milyon TL’ye kadar destek sağlaması beklenen projenin 2013-2014 yılı eylem planı hazırladık ve faaliyetlerin koordinasyonundan sorumlu birim olarak “1513 TTO Proje Koordinatörlüğü”nü kurduk. Üniversitemizin fikri ve sınai varlıklarını
geliştirmek ve bilgi transfer faaliyetlerini etkinleştirmek amacıyla başlatılan proje çalışmaları, önümüzdeki dönemde Üniversitemizde yaygın olarak paylaşılacaktır.

Değerli Mensuplarımız, Sevgili Öğrencilerimiz,

Üniversitemizin idari birimlerini, bilişim hizmetlerini, fiziksel altyapısını, sosyal tesislerini, tanıtım faaliyetlerini ve yönetim sistemlerini iyileştirmek için son yıl içinde yürüttüğümüz çalışmaların tümünü size aktarmayacağım. Geniş bir yelpazeye yayılan bu çalışmaların dökümünü her yıl sonunda paylaştığımız ayrıntılı rapora bırakıyorum. Burada sadece doğrudan öğrencilerimizin ve çalışanlarımızın desteklenmesine yönelik projelerimizdeki gelişmeleri özetleyeceğim.

Üniversitemizin en geniş kesimi olan öğrencilerimize daha iyi yaşam olanakları sağlamak amacıyla yaz aylarında üç mevcut yurdumuzu tümüyle yeniledik ve öğrenci kafeteryasında kapsamlı bir iyileştirme yaptık. Yeni yurtlar bölgesinde inşaatı süren 720 yatak kapasiteli lisans yurdunu ve 360 kişilik lisansüstü konukevini bu akademik yıl içinde kullanıma açmayı hedefliyoruz. Geçtiğimiz akademik yılda öğrencilerimize sağlanan burs ve yardım 

toplamında % 4 artışla, 16 milyon TL’ye ulaştık.

Üniversitemize yeni katılan genç akademisyenlerimizin uyumlarını ve akademik gelişimlerini hızlandırmak amacıyla yürüttüğümüz Akademik Gelişim Programı (AGEP) uygulamasını son yıl içinde de sürdürdük. Programın ikinci uygulamasına toplam 45 öğretim üyesi ve görevlisi katıldı ve uygulama 2013 Mayıs ayında tamamlandı. AGEP-2 uygulaması kapsamında genç meslekdaşlarına “mentorluk” desteği veren 29 deneyimli öğretim üyemize özellikle teşekkür ederim.

Öğretim üyelerimize sunduğumuz barınma olanaklarını genişletmek amacıyla, ODTÜ Geliştirme Vakfı’nın ilkbaharda temelini attığı 36 dairelik lojman inşatının bu takvim yılı içinde tamamlanmasını bekliyoruz.

Son akademik yıl içinde 162 yeni idari personelimizin aramıza katılması, idari birimlerimize önemli destek sağladı. Uzun bir aradan sonra ilk kez geçen yıl yaptığımız “idari personel için unvan değişikliği sınavı” ile çalışanlarımızın görevde terfi etmelerini sağladık. Bu yıl da sınavı tekrarlamak üzere süreci başlatmış olmamıza rağmen, ilgili yönetmeliğin Bakanlar Kurulu’nca değiştirilmesi nedeniyle sınavı ertelemek durumunda kaldık. Gerekli mevzuat hazır olunca sınav uygulamasını tekrar başlatacağız. Geçen yıl idari personelimize yönelik olarak uygulanan 10 ayrı eğitim programına toplam 1.335 çalışanımız katıldı. Personel Daire Başkanlığı’mız, idari personelimize sunulan eğitim programlarını geliştirerek, İdari Personel Gelişim Programı (İGEP)’nı oluşturmak için çalışmalarını sürdürmektedir.

Sayın Konuklar, Değerli ODTÜ’lüler,

Evrensel standartlarda demokratik bir ülke olmamızın önündeki belki de en önemli engel, toplumumuzdaki kutuplaşmalardır. Din, inanç, mezhep ve milliyet-etnisite üzerinden oluşan fay hatları, toplumumuzun siyasi ve sosyal dinamiklerini derinden etkilemektedir. Son dönemde toplumumuzda yaşanan tartışma ve çatışmaların ağırlıklı olarak bu kutuplaşmalar temelinde yürüdüğünü ve maalesef kamplaşmayı artıracak siyasetlerin çok daha kolay taraftar bulduğunu görüyoruz. Toplumun her kesiminde artan eşitlik, hak ve özgürlük taleplerinin karşılanması için öncelikle bu kutuplaşmaların sona erdirilmesi gerekmektedir.

Geleneksel toplumlarda insanların problemlere duygusal olarak ya da alışılageldikleri şekilde yaklaştıkları bilinir. Bu tür toplumlarda bireyler, karar ve tercihlerini bağımsız, rasyonel, bilimsel düşünceden çok, dahil oldukları “taraf”ın görüşünü kabul ederek belirleme eğilimindedir. “Taraf tutmak”, toplumun karmaşık sorunlarını anlamanın ve çözüm önerilerini tartışmanın zorlukları karşısında insanlara cazip gelebilir. Hatta günlük yaşamdaki tercihlerimizi bile kolaylaştırabilir. Ancak, bağımsız düşünmek yerine bir tarafa bağlı olmak, toplumumuzdaki kamplaşmaları sürekli kılmakta ve önemli sorunların çözümünü zorlaştırmaktır.

Kamusal aktörler ve siyasetçiler, toplumumuzda adeta bir aile ferdi gibi benimsenmektedir. “Biz” ve “siz” ayırımı içinde düşünenlerin, “biz”den olanların her yaptığını doğru bulması ve savunması; “biz”den olmayanların ise her yaptığını reddetmeye ve hatta lanetlenmeye hazır olması siyasi ve sosyal yaşamımıza damgasını vurmaktadır.

Bu engellerin aşılması için iki çıkış yolunun önemli olduğunu düşünüyorum. Bunlardan birincisi, uzun vadeli çözüm olan eğitimdir. Duygusal olarak karar verdikten sonra gerekçe aramak yerine, verilere dayanarak karar veren; bağımsız ve rasyonel düşünen bireyler ancak eğitimle – iyi ve modern eğitimle – yetişir. Toplumumuzda bağımsız ve rasyonel düşünebilen bireylerin yetişmesi için, yükseköğretim kurumlarımız da dahil olmak üzere, tüm eğitim sistemimizin iyileştirilmesi hayati önem taşımaktadır. Eğitim – öğretim, öğrencilere sorgulamadan aldıkları bilgiyi aktarmak değil, öğrencilerin sorgulayarak bilgi ve anlayış kazanmalarının sağlanmasıdır. Bu nedenle, eğitim kurumlarında öğrencilerin bağımsız düşünmeyi, meraklarını geliştirmeyi ve araştırmayı öğrenmeleri önemlidir.

Yaşadığımız sorunlardan çıkışın ikinci yolu – ki gerçekleştirilmesi yine iyi eğitilmiş bir toplumda daha kolaydır – gerçek anlamda çoğulcu demokrasi anlayışının toplumun geniş kesimlerine yaygınlaştırılmasıdır. Çoğulcu demokratik toplum olabilmemiz için, özellikle iktidar sahibi olan kesimlerin toplumun her yönüne hakim olma amacı gütmemesi; tam aksine, farklı görüş ve yaşam tarzlarına alan açmaya hazır olması gerekir. Kamu aktörlerimizin ve siyasi liderlerimizin bu dünya görüşünü yansıtan tutum ve davranışları sergilemeleri çok önemlidir. Çünkü, toplumumuzda geniş kesimler bağlı oldukları liderleri model olarak almakta, algıladıkları tutum ve davranışları yaşamlarının her noktasında örnek olarak kullanmaktadırlar.

Çoğulcu demokrasilerde çok farklı düşünce ve taleplerin olacağı, herkesin istediğini söyleyebileceği, savunabileceği; ancak her istediğini kabul ettiremeyeceği anlayışı toplumumuzda yerleşmelidir. Farklı kesimlerin karşılanmayan isteklerini savunmaları ve hak aramaları, protesto eylemleri düzenlemeleri demokratik rejimin doğasında vardır. Ancak, toplumda hak aranırken, tarafların şiddet ve zorbalığı bir yöntem olarak kullanması çoğulcu demokratik bir toplum olma yolunu tıkamaktadır.

Anayasanın ve yasaların geniş kesimler tarafından meşru görülmesi; “yasal ama meşru mu?” sorgulamalarının en aza indirilmesi tabii ki çok gereklidir. Demokratik bir toplumda yasaların meşruiyeti, ancak evrensel hak ve hukuk ilkelerinin yerleşmesi ve yaşamın her alanında özgür ve katılımcı karar süreçlerinin geçerlik kazanması ile mümkündür. Hiç şüphe yok ki, Anayasa ve yasalarımızın bu yönde iyileştirilmesi toplumumuza önemli kazanımlar sağlayacaktır. Yasaların uygulanmasında ise, yetki kullanan kişi ve kurumların “taraf” olmayacağına güven duyulması; vatandaşların talep ve davranışları ne olursa olsun, devlet gücünün her zaman yasal ve meşru zeminde kalacağının bilinmesi toplum barışı için çok önemlidir.

Son dönemde ülkemizin ve üniversitemizin gündeminde önemli yer tutan olayların bu çerçevede yorumlanması gerektiğini düşünüyorum.

Değinmek istediğim ilk konu, Anadolu Bulvarı’nın devamı olan yolla ilgili olarak yaşanan sorunlardır. Demokratik toplumlarda da, yerleşik mahalleler içinden yol geçirilmesi veya kentsel çevreyi olumsuz şekilde etkileyecek bir tesisin yapılması, yönetim ile etkilenen kesimler arasında ciddi tartışma ve hatta çatışma konusu olabilir. Bunun binlerce örneği ve anlaşmazlıkların nasıl çözüldüğü literatürde yer almaktadır. Ancak, bu tür sorunlarda şiddet kullanarak hak elde edildiği veya yönetimin dayatmayla sonuç aldığı örnekler demokratik toplumlarda yaygın değildir. Üniversite yönetimi olarak, bu yol projesinin yasal dayanağını kabul etmekle birlikte, uzun zamandır geciktirilmesi nedeniyle bugün yaşanan sorunların, ilgililer arasında tartışılarak ve ortak bir çözüm bulunarak sonuçlandırılması gerektiğini savunuyoruz.

Değinmek istediğim ikinci konu ise, Üniversitemize yeni gelen öğrencilerimizin kayıtlarının ikinci gününde yaşanan bir olay nedeniyle Üniversitemizi hedef alan tepkilerin düzeyi ve niteliğidir. Konu hakkındaki Rektörlük duyurusunda da açıkça belirttiğimiz gibi, söz konusu olayın başı örtülü öğrencilerin öğrenim hakkının kısıtlanması ile ilgili bir yönü yoktur. Olay, adli makamlara yansımış ve Üniversitemiz de bu konuda bir ön soruşturma başlatmıştır. Ancak, birçok basın organında yer alan şiddetli ve yaygın suçlama ve çağrılar, biraz önce anlattığım anlamda, toplumumuzdaki önyargı ve kutuplaşmanın ne kadar derin olduğunu ve daha da derinleştirecek ölçüsüz ve temelsiz tepkilerin ne kadar kolay verildiğini göstermektedir. Bu tür olaylara hınçla yaklaşmanın toplumumuzu daha da gereceğini görüyoruz. Öncelikle siyasetçilerimizin ve fikir önderlerinin, tutum ve davranışlarıyla ve uyguladıkları politikalarla kutuplaşmaların artması için değil, azalması için örnek olmalarını bekliyoruz.

“Taraf” olanlar, yaşadıkları gerginliklerde sembollere ve somut hedeflere ihtiyaç duyarlar. Bu olaylarda da, ODTÜ’yü bir sembol ya da hedef olarak tanımlama ve toplumuzdaki sürtüşme ve anlaşmazlıkların odağı haline getirme çabaları görüyoruz. Bu çabaların başarısız kalması için tüm ODTÜ’lülerin sorumlulukla davranacaklarını biliyorum. Üniversitemizin ve ülkemizin bu zorlukları da aşacağına ve çok daha aydınlık bir dönemin bizi beklediğine inanıyorum.

Şimdi izninizle öğrencilerimize seslenmek istiyorum.

Bu yıl aramıza katılan sevgili ODTÜ’lüler, Üniversitemize hoş geldiniz. Bugüne kadarki eğitim – öğretim yaşamınızda gösterdiğiniz başarı için sizi gönülden kutluyorum.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, eğitim – öğretim kalitesi ile uluslararası sıralamalarda dünyanın en seçkin eğitim kurumları arasında yer almaktadır. ODTÜ’nün sunduğu akademik, sosyal ve kültürel olanaklardan yararlanmak için siz de çaba gösterin. Araştırın, tartışın, sorgulayın. Kişisel ve sosyal becerilerinizi geliştirmek, her gün yeni şeyler öğrenmek, yeni deneyimler elde etmek için gayret
edin.

Değerli Öğrencilerimiz,

Farklı fikirleri dinleyin ve anlamaya çalışın; farklılıklara karşı hoşgörülü olun, insanlara anlayış ve saygı ile yaklaşın. ODTÜ’nün başarısı ve sizin bu Üniversiteden alacaklarınız ODTÜ’nün özgür akademik ve sosyal ortamının korunmasına bağlıdır. Özgürlük sorumlu olmayı gerektirir. Ne tür ve hangi nedenle olursa olsun şiddet içeren ve başkalarının seçeneklerini kısıtlayan davranışlar, üniversitenin faaliyetlerine ve çevreye zarar veren eylemler özgürlük kavramıyla bağdaşamaz. Bu tür davranışların sergilendiği ve eylemlerin yaşandığı yerlerde özgürlükten bahsetmek ve özgürlük ortamını sürdürmek mümkün olamaz. Özgürlük ortamımızın tüm ülkeye örnek olacak şekilde korunması ve geliştirilmesi için hepimiz sorumluluklarımıza titizlikle sahip çıkmalıyız.

2013 – 2014 Eğitim – Öğretim Yılının hepimize başarı ve mutluluk getirmesini dilerim.

Teşekkür ederim,
 

Prof. Dr. Ahmet Acar
Rektör



Her hakkı saklıdır. © 2008
ODTÜ BURSA MEZUNLAR DERNEĞİ
ODTÜ Evi / Dernek Ofisi, 19 Mayıs Mah., Sevgi Sok., No: 31, Nilüfer, Bursa.
E-posta: odtum@bursaodtumd.org.tr
Tel: +90 532 7214337
Belgeç: +90 224 4510565